Kültür

Kürtler de At Kültürü

Batılı tarihçiler uygarlığın tekerleğin keşfi ile başladığını söylerler. Bu söz biraz abartmalıdır ama yanlış da değildir. Atı tarihte ilk kez ehilleştirip binek ve çekme aracı olarak kullanan Kürt halkıdır. Aynı ehlileştirdiği atın çekeceği tekerleği de keşfetmiştir.

Atın Orta Asya‘dan geldiğine dair pek çok yazar ülkemizde hiçbir belge ve kanıta dayanmadan kitaplar yayınlamışlardır. Bu yakıştırma atlara duyulan ilgi ve sevginin bir sonucudur. Ama doğru değildir. Bu konuda Anadolu uygarlıkları uzmanı İ. Zeki Eyüboğlu’nu dinleyelim:

“Atın Orta Asya’dan geldiğini, Anadolu’da pek bilinmediğini okutmuşlardı bize çocukluk yıllarımızda. Türkçe “at” sözünün Orta Asya kaynaklı olduğu, Türk dilinde bulunan bu sözün başka dillerle açıklanamayacağı paslı çivilerle çakıldı körpecik yüreklerimize. At ile Asya’yı birlikte düşünür, birbirinden ayrılamaz olmuştuk yıllar boyunca. Bir de ne görelim, Asya’dan geldiği söylenen atın M.Ö. 2000 yıllarında Mezopotamya uluslarında arabaya koşulduğunu, savaş, av işlerinde kullanıldığını gösteren insan boyu kaya kabartmaları olmasın mı? Anadolu’da! M.Ö 2000 ile 1500 yılları arasında, Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden en az 2600 yıl önce atlar arabalarla dörtnala kalkmasın mı?

Başur da düzenlenen At festivalinde At süren bir binici, 2019

Başur da düzenlenen At festivalinde At süren bir binici, 2019

Arkeolog Maurice Meleau bu olayı Gutilerin son dönemi ile Kassitler zamanında gerçekleştiğini söyler.

Zeki Eyüpoğlu açıklamalarını şöyle sürdürür:

“Eskiçağ Anadolusu’nda güney bölgelerine gidilip Mezopotamya uluslarının yurtlarına yaklaştıkça atla ilgili sanat ürünleri de çoğalır birden… Bu ürünlerin başında kaya kabartmalarıtoprak kaplar gelir. Bileşik gerdanlık türünden olan süs takılarında atın başı bir oya olarak kullanılır. At başlarını kimi çanak çömleğin saplarında da görürüz. Kimi kabartmalarda at yürüyüşe geçmiş, devingen durumda bütün gövde çizgileriyle çok gerçekçi bir anlayışla işlenmiştir…”

“Atın Anadolu sanatında böyle başarılı en küçük ayrıntılarına değin gerçeğe uygun bir biçimde işlenişi, eski bir geleneğin sürüp gittiğini de belirler. Böyle başarılı bir sanat ürününü birdenbire çok kısa süreli bir sanat anlayışıyla ortaya konma olanağı yoktur. At, Anadolu’ya Orta Asya’dan gelenlerle getirilseydi onunla ilgili inanç varlıklarını da birlikte getirecekti. Böyle bir inanç olmadığına ve eskiçağda da Anadolu’da bu tür bir düşünce ürünü bulunmadığına göre at, Anadolu kökenlidir.”

Başur da düzenlenen At festivalinde At süren bir binici, 2019

Başur da düzenlenen At festivalinde At süren bir binici, 2019

Fransız araştırmacı Buffon atın ehlileştirilmesinin insanoğlunun uygarlık alanında attığı en büyük adımlardan birisi olduğunu söyler ve bunu “insanın en soylu fethi” olarak yorumlar.

Buffon’un bu değerlendirmesi yerindedir. Çünkü eskiçağlarda başkaca bir nakil aracı olmadığı için atın ehlileştirilmesi ile toplulukların devinme gücü artmış, ülkeler fethedilmiş, iletişim olanakları çoğalmış, atlarla yapılan spor türleri ortaya çıkmış ve hepsinden önemlisi tekerlek keşfedilmiş mal ve insan nakli mümkün olmuştu. Kürtler atı ehlileştirmekle kalmamışlar, onların bakımı ve hastalıkları ile uğraşarak veterinerliğin temelini atmışlardır. Eski inançlarda her mesleğin, her sanatın bir piri bir peygamberi vardı. İşte Zerdüşt peygamber de veterinerliğin piri ve peygamberi olmuştur.

Olayın öyküsünü açıklayalım:

Zerdüşt peygamber dinini yaymak için kendi yöresinde on yıl uğraştı. Ama kimseyi kendisine inandıramadı. Bir mağaraya çekilerek itikafa daldı. Köylülerin arasına katılarak onların topraklarını ekti biçti. Göçebelerin yerleşik düzene geçmeleri için çabalar gösterdi. Yaşı kırkı bulmuştu On yıllık uğraştan sonra kendisine tek bir kişi inanmıştı. Bu kişi yeğeni Metyomah‘tı. Sonra zorunlu olarak yaşadığı bölgeyi terk etti. İnançlarına yandaş bulmak için bugünkü İran’ın doğusunda egemenlik kurmuş olan Kral Vistapsa’nın ülkesine gitti. Bu yörede de sihirbazlık ve büyü yaptığı savıyla tutuklandı. Bu suçun cezası ölümdü. Artık dinini yaymak için hiçbir umudu kalmayan ve hücresinde ölümü bekleyen Zerdüşt için bir mucize oldu. Kral Vistaspa’nın çok sevdiği siyah atı hastalanmıştı.

Hayvan dört ayağını karnına doğru çekmiş bir türlü yerden kalkamıyordu. Halk arasında tellallar bağırmış, gelip gidenler atı sağlığına kavuşturamamışlardı. Sonuçta Zerdüşt tedavi işine talip oldu. zindandaki bir tutukludan gelen bu haber kralın ilgisini çekti. Çünkü atını çok seviyordu. Zerdüşt’ün önerisini denememek için hiçbir neden yoktu. Zerdüşt’ün çocukluğu atlarla geçmiş ve büyüklerinden onları tedavisini öğrenmişti. Siyah atı tedaviye başladı. Birinci gün ön sol ayağını, ikinci gün sağ ön ayağını, üçüncü ve dördüncü günlerde de arka ayaklarını havaya kaldırdı.

Bu keramet yüzünden Kral Vistaspa saray erkanı ve tüm torbasıyla Zerdüşt dinini kabul etti isteğini kabul etti. Zerdüşt 77 yaşında Turanlılar tarafından öldürülünce kadar bu ülkede kaldı.

Nuri Dersimi de Dersim yöresinde hayvan sağlığının gelenekten gelen yöntemlerle Kürt halkı tarafından yapıldığını, Kürt atı cinsinin küçükçevik ve dayanıklı bir hayvan olduğunu söyler. Cirid oyunlarında gördüğümüz küçük ve çevik atlar, Kürt ırkı atların günümüzdeki örnekleridir.

*Cemşid Bender, Kürt Tarihi ve Uygarlığı kitabından alınmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir