Edebiyat, Genel, Kürt Tarihi

Argeşizm Tarih Akademisi’nin Manevi Kurucusu Mehmed Uzun Kimdir?

Mehmed Uzun 1 Ocak 1953 yılında Urfa’da dünyaya gözlerini açtı. Kürt dilinin yasak olduğu bir dönemde, birçok Kürt yazarın aksine egemen dilde değil anadilinde yazmayı tercih etti. Özellikle, zayıf olan Kürtçe yazı dilini geliştirmek, ortak bir edebi dil oluşturmak ve Kürt hikâye anlatım geleneğini canlandırmaya yönelik yaptığı çalışmalarla modern Kürt edebiyatında kurucu bir role sahiptir. Kürt edebiyatı alanındaki çalışmaları nedeniyle, dönemin siyasi rejimi tarafından defalarca Türklüğe hakaret, bölücülük ve terörizme destek gerekçeleri ile suçlanan yazar, uzun süre sürgünde yaşamış ve yalnızca hayatının son yıllarında Türkiye’ye geri dönebilmiştir.

1953 yılında, Viranşehir kökenli bir aşiret ailesinin çocuğu olarak Siverek’te doğdu. Babası koyun tüccarı olan Mehmed’in, beş kardeşi daha vardı. Küçük yaşlarında ailesinden duyduğu sözlü anlatım örnekleri, edebi sanatının temelini oluşturmuştur. İleride yazacağı romanların kökü, çocukluk anılarından yola çıkarak gelişmiştir.

Hayatını özetle anlatmak gerekirse şu şekilde dile getirir Mehmed Uzun; Benim kişisel serüvenimin birkaç kısa cümleyle anlatılabilecek özeti şu; Kürtçe konuşulan bir evde doğdum. Yedi yaşıma kadar, yani ilkokula başlayana kadar Türkçe bilmiyordum. Sonradan, tüm eğitim yaşamımın esas dili Türkçe oldu. Kendi anadilimle hiçbir eğitim görmedim. Çünkü müsaade edilmiyordu. On yedi yaşıma kadar kendi anadilimle okuma ve yazmayı hiç bilmiyordum. Şimdi romanlarımı Kürtçe yazıyorum. Deneme ve makalelerimi de Kürtçe, Türkçe, İsveççe yazıyorum. Kürtçe yazmayı ve Kürtçe bir roman dili kurmayı çok zor koşullarda kendi özel çabalarımla öğrendim.

Geniş aşiret evimizde konuşulan dil Kürtçeydi. Sayılmayacak kadar çok amca, teyze, hala, dayı ve yakın akrabalarım hep Kürtçe, Kürtçenin iki lehçesi Kurmanci ve Dimili, konuşuyordu. Dedem ve anneannemin anlattığı masal ve öyküler hâlâ kulaklarımda. Onlar hâlâ zaman zaman geceleri çalışma odamın penceresine gelerek bana göz kırpıyorlar. Babamın işlemeli, uzun “bilur”u ile çalarak söylediği “Meme Alan”, “Cembeliye Hekkare û Binevşa Nann”, “Siyabend û Xece” ve diğer destanlar, bugün de, kendimi iyi hissetmediğim zamanlar, gelip bana yardımcı oluyorlar.”

Mehmed Uzun, Yaşar Kemal, Yılmaz Erdoğan ve Muhsin Kızılkaya, 1997

Mehmed Uzun, Yaşar Kemal, Yılmaz Erdoğan ve Muhsin Kızılkaya, 1997

7 yaşında, Şair İbrahim Rafet İlkokulu’na başlamasıyla birlikte Türkçeyle tanışır. Eğitim dili Türkçe olduğu için derslerde zorlanır ve okulu bırakır. Lakin, ailesinin ısrarıyla yeniden derslere devam eder. Okuma ve yazma dili tamamen Türkçe olduğu için anadili arka planda kalır. Beşinci sınıftayken Şair İbrahim Rafet İlkokulu’ndan kovulmuş ve Atatürk İlkokulu’na başlamıştır.

“Söylemem gereken sadece şu; kim olmadığımı söylemek, kim olduğumu izah etmemin en kolay yolu. İsmim , Mehmed. Soyadım , Uzun. Doğum tarihim, 01.01.1953. Herkes beni böyle biliyor. Tüm kitaplarımda , denemelerimin yayınlandığı dergi ve gazetlerde , kitaplarımın yayınlandığı ülkelerdeki kitap kapaklarında bu bilgiler var. Kimlik kartlarımda , pasaportlarımda, başka işlemlerde böyle yazıyor. Her yerde benim kim olduğumu anlatan bilgiler bunlar. Ama bunların hiçbiri gerçek değil; ismim Mehmed değil , soyadım Uzun değil, doğum tarihim bu rakamlar değil.”

12 Mart Muhtırası sonrasında, 3 Mart 1972’de, solculara destek verdiği gerekçesiyle gözaltına alındı. Tutuklandıktan sonra, 28 kişi ile birlikte Diyarbakır Askerî Cezaevi’ne sevk edildi. Kürtçe okuma ve yazmayı da burada, Musa Anter ve kuzeni Ferit Uzun’un yardımıyla öğrendi. Diyarbakır’ın ardından Mamak Askerî Cezaevi’ne gönderildi. Yaşadığı o dönemi şöyle anlatır Mehmed Uzun;

“Diyarbakır Askeri Cezaevi benim ilk üniversitem oldu, burada Musa Anter ve Ferit Uzun’un, ki sonradan ikisi de öldürüldü, yardımlarıyla kendi dilimle okuyup yazmayı öğrendim. Ben orada kendi kültür mirasımla ilişkiye geçtim. İşte orada kendi dilimin, Kürtçenin, sözlü anlatım geleneğiyle tanıştım. Ayrıca dünya edebiyatının Türkçe çevirilerini okuma fırsatı buldum. İnsan içerideyse çok okur, ki ben de öyle yaptım. Orada, doğal olarak Kürtçe olan her şey yasaktı ama vardı. Sanırım Suriye tarafından geliyordu”.

2 senelik hapis sürecinin ardından, 1974’te uygulanan genel afla serbest bırakılmasından sonra metalurji mühendisliği okumak üzere geldiği Ankara’da, Ankara Yüksek Teknik Öğretmen Okulu’nda eğitime başladı. Burada arkadaşlarıyla birlikte Komal yayınevini kurdu. 21 Mart 1976’da yayınlamaya başladıkları Rizgari (Kurtuluş) isimli Kürtçe-Türkçe derginin yayın yönetmenliğini yaptı. Yayınladıkları yazılarda “bölücülük” yaptıkları iddiasıyla tutuklanarak AnkaraMerkezKapalı Ceza ve Tutukevi’ne gönderildi. Çıktığı duruşmada yaptığı savunmaya ve savcıya hitaben Kürtçe konuşarak anadilinin varlığını kanıtlamaya çalışmasına rağmen serbest bırakılmadı. 15 Eylül 1976’da tahliye edildikten sonra, yargılaması bitmediği için, 26 Ağustos 1977’de, sahte Tunus pasaportuyla Suriye üzerinden İsveç’e gitti. 12 Eylül Darbesinin ardından Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kapatılması ve yazarların tutuklanması olaylarına ilişkin olarak yazdığı eleştirel yazılar yüzünden, 1981 yılında Türkiye vatandaşlığından çıkarıldı.

İsveç’e yerleşmesinin ardından uzun süre çalışmalarına devam etti.1979 yılından itibaren  Dagens Nyheter ve Aftonbladet gibi gazetelerde, Rızgariya Kurdistan (Kürdistan’ın Özgürlüğü) üzerine yazılar yayınladı. Paris Kürt Enstitüsü’nün yayınladığı Kürtçe yayın yapan dergilerde yazarlık yaptı.

Yaşar Kemal ve Mehmed Uzun

Yaşar Kemal ve Mehmed Uzun

‘Benim Türkiye ile ilişkilerim, doğduğum günden bu yana hep problemli oldu. Türkiye’nin benim için öngördüğü geleceği kabul etmediğim için hep sıkıntı çektim.. Yazarlığımın yargılandığı mahkemelere giderek, Kürtçe yazdığımı ve yazacağımı, bunun en doğal hakkım olduğunu, bir dili yasaklamanın esasında bölücülük olduğunu, defalarca söyledim.”

Kitapları Türkiye’de yayınlandıktan sonra defalarca yargılandı.16 Ocak 2000 tarihinde, Diyarbakır’da düzenlenen Kürt Edebiyat Semineri’nde yaptığı konuşma nedeniyle “halkı ayrımcılığa teşvik” suçundan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde hakkında dava açıldı ve gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 8/1. maddesi gereği, 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istenen Uzun, savunma metninde “Benim görevim bölücülük yapmak değil, birleştirici olmaktır. Bölücülüğü sadece bir aptallık olarak değil; aynı zamanda tehlikeli bir düşünce olarak da görüyorum.

Ciwan Haco ve Mehmed Uzun

Ciwan Haco ve Mehmed Uzun

2006 yılının mayıs ayında kendisine kanser teşhisi konuldu. Bir süre Stockholm’daki Karolinska Enstitüsü Hastanesi’nde tedavi aldıktan sonra 13 Temmuz’da Diyarbakır’a geldi. “Ben buraya ölmek için değil, yaşamak için geldim.”diyen Uzun, tedavisine Özel Veni Vidi Hastanesi’nde devam etti.

Bu sırada “Hêviya Auerbach” (Auerbach’ın  Umudu) adını verdiği romanın taslağını oluşturmaya başladı. Lâkin, bu ve yazmayı planladığı diğer romanları yazamadan,11 Ekim 2007’de, Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. 13 Ekim günü Diyarbakır Ulu Camii’nde kılınan cenaze namazı ardından, yazarın vasiyeti üzerine, cami önündeki kalabalığa sırasıyla Yaşar Kemal, Şerafettin Elçi, Ahmet Türk ve Osman Baydemir’in yaptığı konuşmaların ardından Mardinkapı Mezarlığı’na defnedildi.

YAZAR:

  • ZANA KILIÇ
  • A. BERAT ŞEN

10 thoughts on “Argeşizm Tarih Akademisi’nin Manevi Kurucusu Mehmed Uzun Kimdir?

  1. Umut dedi ki:

    Bir Kürt için ilham kaynağı olacak bir yazar

  2. Ramazan dedi ki:

    Dicle’nin yakarışı kitabını ilk keşfettimde kürtçe basımı pahalıydı alamadım türkçesini sahaftan ucuza almıştım en kısa zamanda orjinalini alıp okumak nasip olur inşallah

  3. Şeyda dedi ki:

    ❤️

  4. Naim dedi ki:

    Biz Kürtler tarih boyunca sadece müslüman devleti istedik her zaman bu yüz yılardır böyleydi ama bu yüzden çok kaybettik bir olamadık o şans varken elimizden alındı kendi yaşım boyunca Kürt olan ama aslını inkar eden çok kişi gördüm ve şöyle birşey de var ki sonradan gören Kürtlerimiz çok zarar verdi bizlere ben ailem hiç bir zaman kendi aslımızı unutmadık hep Allah yolunu takip ederek atalarımızı takip ettik

  5. Hesen dedi ki:

    Spas

  6. Murat dedi ki:

    İnsanın kendi dilini tarihîni kültürünü bilmesi kadar güzel bir şey yoktur doğru düzgün

    1. Mîr dedi ki:

      Ronî mîna evînê, tarî mîna mirinê. Mehmed Uzun

  7. Gözde dedi ki:

    Ben ve benim gibi her Kürt bireyi çocukluğundan itibaren Sayın Mehmed UZUN’un reddetiği sisteme tabi tutulduk ve uyduk. Kendisi ne yüce kişiymiş ki bunu reddetmiş. Ben üniversite öğrencisiyim, şu yaşıma kadar kendi milletimden, tarihimden özetle benliğimden yoksun bırakıldım. Başka dilde eğitim görüyorum ve çok sevdiğim kalem elime ağırlık yapıyor. Keşke kendi dilimde eğitim görseydim. Keşke kendi kutsal tarihimi öğrenseydim. Kürtçe’yi iyi bir şekilde konuşamıyorum. Bu utanarak kurduğum bir cümle.

  8. Acar dedi ki:

    Merhaba, öncelikle size bir istekte bulunmak istiyorum.Ben siz hesabınızda post atarken açıklama yaptığınızda Kürtçe açıklama olmasını çok isterim.Atalarımız ırkımız,soyumuz,dilimiz için bu kadar savaşmış iken çoğu Kürt maalesef Kürtçe ne okuyabiliyor ne yazabiliyor.Lütfen dediklerimi dikkate alın.Bir kere yorumlarda yazmıştım ama cevap vermediniz umarım bu sefer görürsünüz. Bize verdiğiniz emek için de çok teşekkürler .

  9. Muhittin dedi ki:

    Yorumlarımızı bile turkce yapıyoruz..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir